Okuduklarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Okuduklarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2015 Pazar

İNCİR KUŞLARI - SİNAN AKYÜZ

6 NİSAN 1992 BİR BOMBA DÜŞTÜ BEYAZ ZAMBAKLARIN AÇTIĞI YÜREKLERE...

Canlar uzun bir zamandır pek fazla paylaşım yapamadım.Malumunuz okul açıldığında yoğun bir tempo başlıyor.Ama ihmal etmediğim şeylerden biri kitaplar oluyor.En son okuduğum romanı sizlerle paylaşmak istiyorum...
Elime aldığımda işte dedim benim kitaplarımdan olacak bu roman.Arkasını okuyup kitapçıdan tereddütsüz edindim.Tarihe olan ilgimden kaynaklanıyor sanırım bu romanları sevmem.Ama bir neden daha var.Ben dünyanın müslümanlara yapılan katliamlardan pardon SOYKIRIMLARDAN bihaber davranmasından hep nefret etmişimdir.Ve hepimizin bu olaylardan haberdar olmasını ve sessiz kalmaması gerektiğini düşünmüşümdür.Biz bize yapılanları unuttukça bundan sonra olabileceklere davetiye çıkarırız.

Uzattın kitabı anlat diyenleri duyar gibiyim.
Başkahramanımız Suada;Güzeller güzeli boşnak kızı. Tek aşkı Tarık.Ve reddettiği sırp genci ...
Yazarımızın ağzından söylemek gerekirse:Takvim yaprakları 6 nisan 1992'yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere...Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgarda adeta savrulan yaprak gibiydi.Savruldu,savruldu,savruldu...

İçeriği anlatmak istemiyorum.Okuyun ,okuyun çünkü bu romanlar tarihin kara sayfaları.Ne kadar anlatsam boş.Mükemmel bir roman değil belki bana göre ama gerçeklerin çizgisi bu denli  canınızı acıtamaz.Okurken gözyşlarınızı tutamayabilirsiniz.Ya da içten içe kızarsınız.Ama unutmayın AVRUPANIN ORTA YERİNDE BİNLERCE MÜSLÜMAN FECİ İŞKENCELERLE KATLEDİLİRKEN KİMSE SESİNİ ÇIKARMADI...
Bu kitap sessizliğin çığlıklarından.Tıpkı Leyla adlı kitap gibi.Bosna;adına romanlar yazılan ,ağıtlar yakılan korkunç bir savaşa şahit oldu.Yazarımızın dediği gibi Avrupa ülkeleri bu savaşta kör değil,taraftı.Hrisiyan Avrupa,Hristiyan ve ortadoks Sırpların yanında yer aldılar.Avrupa ülkeleri de Sırplar gibi Boşnaklara''Müslüman Türkler ''gözüyle bakıyorlardı.Unutmayın....

Kitap değil gerçek dedim ve bu videoları izlemeden geçmeyin derim.
Birleşmiş milletlerin boşnakları sırpların eline hediyelerle teslim ettiği görüntülerde açık.Kitabın sonunda bahsedilen bir konu zaten.


Ve srebrenitsa katliamı, ayrıca sayfalarca yazı ister aslında.Bir ara yazarım umarım.Bosna deyince aklıma kazınan bir ağıt bu...


Haluk Levent'in de bu konuda çalışması olduğunu biliyor muydunuz.Bence takdire şayan bir çalışma...Bu umarsız halimize ...

18 Eylül 2015 Cuma

CANAN TAN ''PEMBE VE YUSUF''


NE BENİM SÖZÜM GEÇER BU İKLİMDE
NE DE SENİN
BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDER
SON SÖZ TÖRE'NİN!!!

Kitabı elime aldığımla bitirmem 2 günümü almadı.Akıcı olmasına akıcı ama bir o kadar karanlık bir kitap karşınızda.Dicle kıyılarında ezilen,horlanan,küçük görülen,söz hakkı olmayan kız çocuklarının ve kadınların çarpıcı hikayesiydi.Ve doğduğu gün adına KEDER denen bir kız çocuğunun acıklı yaşamı.Kız olmakla keder adını hakettiği düşünülen ve kederli bir yaşama zorlanan keder kendi kaderini çocuklarının yaşamasını hiç istemese de TÖRE buna izin vermezdi...

Kitabın konusu hepimizin yakından bildiği kız çocuğu ,erkek çocuğu muhabbetiydi.Ama benim gözlerim kitabın adından kaynaklı pembe ve yusuf arayışındaydı.Okurken konu 14 yaşında evlendirilen kederin kederine döndü.Çocuk yaşta anne olmuştu.Ben pek sevmiyorum bu konuyu.Konudan ziyade çocuk gelin denilince içim cız ediyor.Keder kocası İsmail'in eziyetinden de kaçamıyordu tabi ki.Ve çocuk yaşta iki çocuk annesi oldu.Kayınbabasının ölümüyle İstanbul'a taşındılar.Ve ismail tekrar tekrar çocuk muhabbeti etmeye başladı.Hala diyordum ki kitap bitecek hani pembe hani yusuf.Sonra keder pembeyi ardından yusufu dünyaya getirdiVe pembe kendinden yaşça çok büyük biriyle evlendirilecekken evden kaçtı.Elinde çocuğuyla eve dönünce ise hakkında ölüm emri çıkmış oldu.Öldürmek ise yusufa kalmıştı.Yusuf ablasına nasıl kıyardı.Pembe kardeşine kıyamadı ve intihar etti.Yusuf ise annesinin verdiği parayla yeni bir hayata yol aldı.Keder pembenin çocuğuyla dicle kıyılarına geri döndü.Kızının katilleriyle aynı evde duramazdı.

Ben daha sansasyonel bir anlatım beklerdim.Hele sonunu okumadan geçtim diyebilirim.O pansiyondaki eğlencede herkesin derdi var demeye çalışmış sanırım yazar ama çok sıkıldım.Pembe ve Yusuf'un hikayesi değil de Keder'in hikayesiydi bence bu kitap.Tabi bu benim şahsi düşüncem :)