18 Eylül 2015 Cuma

CANAN TAN ''PEMBE VE YUSUF''


NE BENİM SÖZÜM GEÇER BU İKLİMDE
NE DE SENİN
BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDER
SON SÖZ TÖRE'NİN!!!

Kitabı elime aldığımla bitirmem 2 günümü almadı.Akıcı olmasına akıcı ama bir o kadar karanlık bir kitap karşınızda.Dicle kıyılarında ezilen,horlanan,küçük görülen,söz hakkı olmayan kız çocuklarının ve kadınların çarpıcı hikayesiydi.Ve doğduğu gün adına KEDER denen bir kız çocuğunun acıklı yaşamı.Kız olmakla keder adını hakettiği düşünülen ve kederli bir yaşama zorlanan keder kendi kaderini çocuklarının yaşamasını hiç istemese de TÖRE buna izin vermezdi...

Kitabın konusu hepimizin yakından bildiği kız çocuğu ,erkek çocuğu muhabbetiydi.Ama benim gözlerim kitabın adından kaynaklı pembe ve yusuf arayışındaydı.Okurken konu 14 yaşında evlendirilen kederin kederine döndü.Çocuk yaşta anne olmuştu.Ben pek sevmiyorum bu konuyu.Konudan ziyade çocuk gelin denilince içim cız ediyor.Keder kocası İsmail'in eziyetinden de kaçamıyordu tabi ki.Ve çocuk yaşta iki çocuk annesi oldu.Kayınbabasının ölümüyle İstanbul'a taşındılar.Ve ismail tekrar tekrar çocuk muhabbeti etmeye başladı.Hala diyordum ki kitap bitecek hani pembe hani yusuf.Sonra keder pembeyi ardından yusufu dünyaya getirdiVe pembe kendinden yaşça çok büyük biriyle evlendirilecekken evden kaçtı.Elinde çocuğuyla eve dönünce ise hakkında ölüm emri çıkmış oldu.Öldürmek ise yusufa kalmıştı.Yusuf ablasına nasıl kıyardı.Pembe kardeşine kıyamadı ve intihar etti.Yusuf ise annesinin verdiği parayla yeni bir hayata yol aldı.Keder pembenin çocuğuyla dicle kıyılarına geri döndü.Kızının katilleriyle aynı evde duramazdı.

Ben daha sansasyonel bir anlatım beklerdim.Hele sonunu okumadan geçtim diyebilirim.O pansiyondaki eğlencede herkesin derdi var demeye çalışmış sanırım yazar ama çok sıkıldım.Pembe ve Yusuf'un hikayesi değil de Keder'in hikayesiydi bence bu kitap.Tabi bu benim şahsi düşüncem :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder